Elif İle Lezzet Yolculuğu - St. Tropez


Paul Signac ve Henri Matisse resimlerinden yelken yarışlarına uzanan bir yolculukla güzel keşifler yapmaya ne dersiniz? Yanıtınız evet’se St.Tropez’ye adımınızı atar atmaz soluğu Musée de L’Annociade’de almanızı öneririm. Burası Fransa’nın en güzel ve önemli küçük müzelerinden biri. Benim için özel olmasının nedeni çok sevdiğim Paul Signac ve Henri Matisse’in eserlerinin de burada sergileniyor olması.
Müzenin yöneticisi sevgili Jean Paul Monery müze binasının 17. yüzyılda inşa edilmiş bir kilise olduğunu ve 1955’te müzeye dönüştürüldüğünü söylüyor. Giriş katı geçici, üst kat ise sabit sergi alanı olarak kullanılıyor.

 




Paul Signac ve onun tabloları St. Tropez’nin simgeleridir. Signac, yelkenliyle dünyayı gezerken, hatta yolu İstanbul’a da düşüyor, St. Tropez’yi görüyor ve buraya hayran kalıyor. Burada bir ev alıyor ve o dönemin ressamları akın akın buraya geliyor. Bu ressamların pek çoğu St. Tropez’yi, Cote D’Azur’u resmediyorlar. Ancak yine de St. Tropez’yi en iyi ifade eden ve buranın sembolü olarak adlandırılan eserler empresyonizmden noktalama tekniğine geçişteki en önemli ressamlardan biri olan Paul Signac’a aittir.

Mavi bluzlu olan Matisse’nin kızı, 
diğeri ise en büyük hayali Matisse’nin 
modelliğini yapmak olan arkadaşı.
Mütevazı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, hukuk eğitimi alan ve 21 yaşında hastalandığında annesi oyalanması için resim malzemeleri verene kadar sanatla bir ilgisi olmayan Henri Matisse’in bazı eserleri, Signac’ınkilerin yanında yer alıyor.
Ressam, heykeltıraş, desinatör, gravür ustası, iç mimar ve hoca Matisse 20. yüzyılın en önemli ressamlarından. Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.

St Tropez’nin sokaklarında dolaşırken Signac’ın açtığı yolda ilerleyen iyisiyle kötüsüyle bir çok ressamın St. Tropez’yi resmetmeye devam ettiğini görebilirsiniz. Sokaklar galerilerle, sokak ressamlarıyla dolu. L’Annociade’de sergilenen yıllar öncesinin St. Tropez resimlerinde görünenle ile bugünkü St.Tropez arasındaki tek fark ise yelkenlilerin yatlara dönüşmüş olması. Fransızlar o kadar iyi korumuşlar bu güzel şehri.

 

Artık benimle gezenler için sürpriz olmayacak bir yere götürüyorum şimdi sizi: Place des Lices, St. Tropez pazarı. Burası diğer pazarlara benzemiyor. Ne de olsa Avrupa jet sosyetesinin uğrak durağı. Önünüzde yürüyen ve Kate Moss'a benzettiğiniz kişi gerçekten de o olabilir. Salı ve Cumartesi günleri kurulan pazarda sebze meyveden şarküteriye, kıyafetten ev aksesuarlarına ne ararsanız var. Benim rotam tabii ki antikacılar.

Hiç durmayan, farklı ilgi alanlarına hitap eden alternatifler bulabileceğiniz bir şehirdesiniz.Eğer müze gezmekten hoşlanmıyor, pazarları ilginç bulmuyorsanız sizi spora davet edelim. Les Voiles De Saint Tropez, St. Tropez Yelken yarışları her sene eylül, sonu ekim başlarında boyları 70 metreye çıkan 300’den fazla klasik ve modern birçok yelkenliyi, yelken sporuna gönül verenleri ve meraklıları ağırlıyor. Meraklısıysanız ya da gittiğiniz tarihler denk geldiyse uluslararası alanda amatör ve ünlü yelkencilerin birlikte yarıştığı, bu prestijli yelken yarışlarını kaçırmayın.

St. Tropez denilince akla ilk gelen isimlerden olan Brigit Bardot'dan neden bahsetmediğimi soranlar için, bu güzel kadınla ilgili başka bir yazım daha olacak. Ancak o zamana kadar başka bir hikâyem var. 1956 yılında Roger Vadim’in Cannes Film Festivalinde izleyiciyle buluşturduğu Saint Tropez’de çekilen “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminde unutulmaz “Juliette” rolünü oynayan Brigitte Bardot’nun adı bu filmden sonra ölümsüzleşir. Filmle sadece Brigitte Bardot ünlenmez Saint Tropez’de dünya jet setinin göz bebeği olur.
Filmin çekilmesinden yıllar önce 1945’te Saint Tropez’ye yerleşen Polonya asıllı Alexandre Micka, Place de la Mairie’de bir pastane açar. Kruasan, pizza ve pastaların yanı sıra anneannesinden öğrendiği kremalı bir tart da satar. İşte bu film çekilirken Micka da meşhur filmin setinin yemeklerini ve tatlılarını yapmaktadır. Brigitte Bardot özellikle kremalı tartı çok sever. Tartın o güne kadar özel bir adı yoktur. Bardot, Alexandre’a tartına şehrin adını koymasını önerir. Ve işte Saint Tropez ile özdeşleşmiş Tarte Tropézienne’in isim annesi de böylece efsane yıldız Brigitte Bardot olur.

Bugün pek çok çeşidi olan tarte tropézienne’in bana göre en güzeli Saint Tropez’nin limandaki klasik mekanı, o güzel kırmızı kafe ‘Le café Sénéquier’de yenir. St. Tropez’e gelince yemeden dönmeyin diyeceğim bu lezzeti kendi mutfağınıza taşımak isterseniz yazının tarifler kısmına bir göz atın derim.


Bu bölümün yemeklerini aslında bir Rus asıllı sevgili dostum Irina Arsan’la birlikte yapıyoruz. Irina kışlarını Londra’da, yazlarını St. Tropez’de geçiriyor. Yaptığı İrina usulü bıldırıcını daha önce birkaç defa sofrasında yemiştim. Her defasında da tadı damağımda kalmıştı..

Bıldırcın alla İrina

4 kişilik

Hazırlama süresi: 20 dakika
Bekleme süresi: 40 dakika
Pişirme süresi: 1 saat


8 temizlenmiş bıldırcın

2 şişe bira


Sos:

2 diş sarımsak

2 cay kaşığı zerdeçal

2 çay kaşığı kimyon

2 çay kaşığı köri

2-3 yemek kaşığı zeytinyağı

Tuz


1/ Bıldırcınlar 40 dakika birada marine edilir.

2/ Sos için rende sarımsak, zerdeçal, köri, kimyon, tuz ve zeytinyağı karıştırılır.

3/ Hazırlanan sos bıldırcınlara sürülür. Üzerlerine tekrar zeytinyağı gezdirilir.

4/ Önce 200º - 220º yüksek ısılı fırına konur, üzerleri kızarınca fırın ısısı 150º - 160º’ye indirilir.

Sosu arada üzerlerine gezdirilerek toplam 1 saat pişirilir.

Beyaz kuşkonmaz

4 kişilik

Hazırlama süresi: 10 dakika
Pişirme süresi: 5 - 10 dakika


10 - 12 adet beyaz kuşkonmaz

1-2 yemek kaşığı zeytinyağı

Tuz, biber & kuru otlar

1/ Kuşkonmazlar sebze soyacağı veya bıçak ile soyulur.

2/ Üzerlerine karabiber, tuz, kuru aromatik otlar serpilir, zeytinyağı gezdirilir.

3/ Kuşkonmazların kalınlığına göre 5-10 dakika tava arada sallanarak, çıtır kalacakları şekilde ızgara yapılır.


Tarte Tropézienne

6 - 8 kişilik

Dinlenme süresi: 3 saat
Hazırlama süresi: 1 saat
Pişirme süresi: 40 dakika
Brioche hamuru
275 g un

2.5 tatlı kaşığı maya + 75 ml ılık süt
3 oda ısısında yumurta

1 tutam tuz

100 g yumuşak tereyağı

3 yemek kaşığı toz şeker

2 limon rendesi

1 yumurta sarısı + 2 yemek kaşığı pudra şekeri


1/ Maya ılık sütte eritilir, 10 dk bekletilir.

2/ Un, tuz, şeker karışıtırılır, maya ilave edilir, tümü karışıtırılır.

3/ Hafif çırpılmış yumurtalar eklenir, 5 dakika yoğurulur.

4/ Yumşak tereyağı ve limon kabuğu ilave edilir 5 dk yoğurulur. Hamur top haline getirilir kaba alın üzeri streç film veya bir bezle kapatılır 2 saat oda ısısında mayalandırılır.

5/ Mayalanan hamur tezgaha alınır gazını çıkartmak için az kadar yoğurulur.

6/ Hamuru az unlu zeminde 25 cm çapında, 1.5 cm yüksekliğinde yassı olacak şekilde açılır.

7/ Pişirme kağıdı serili tepsiye alınır, üzeri kapatılır 30-45 dakika oda sıcaklığında bekletilir.

8/ Kabaran brioche hamuruna yumurta sarısı sürülür, pudra şekeri serpilir 180 derece ısıtılmış fırında 25-35 dk üzeri kızarana kadar pişirilir.

Krema

350 ml süt

4 yumurta sarısı

50 g toz şeker

1 vanilya çubuğu veya 1/2 tatlı kaşığı vanilya

1 yemek kaşığı mısır nişastası

1 yemek kaşığı un

3 yemek kaşığı portakal suyu veya likörü

150 g krem şanti


1/ Yumurta sarıları şeker ile çırpılır. Un ve nişasta ilave edilir, karıştırılır.

2/ Süt ve vanilya orta boy bir tencerede ateşe konur. Kaynamaya başlayacağı zaman azar azar yumurta karışımı ile çırparak karıştırılır.

3/ Tekrar ateşe konur kaynayana kadar çırparak pişirilir, kaynadıktan sonra 1 dakika devam edilir, portakal suyu ilave edilir.

4/ Kremanın üzerine değecek şekilde streç filmle kapatılır, oda sıcaklığına gelince en az 2 saat buzdolabında soğutulur.

5/ Soğuyan kremaya krem şanti ilave edilir, karıştırılır.


Kek ortadan ikiye kesilir. Arasına krema sürülür, en az 2 saat buzdolabına dinlendirilir.



Digitürk üyesiyseniz bu bölümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.


https://www.beinconnect.com.tr/yasam-eglence/elif-ile-lezzet-yolculugu/1sezon-v1189/st-tropez



0 yorum: